Kayıtlar

F1 etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Gümüş Okların Diğer Yarısı ve Yarım Kalan Hesaplaşma : Auto Union

Resim
  Uzun senelerden beri Audi ve Porsche’nin Formula 1 dünyasına takım sahibi ve/veya motor tedarikçisi olarak giriş yapılacağı konuşuluyor. Geçtiğimiz haftalarda Porsche sessizliğini bozdu ve RedBull Racing’in %50  hissesini satın alarak F1’e merhaba dedi. Her ne kadar Audi’yi ralli, DTM ve Le Mans’dan ve Porsche’yi de GT yarışlarındaki varlığından dolayı motor sporları dünyasında görsek de, hiçbir zaman Formula 1 dünyasının içerisinde daha önce yer almadığını zannederiz. Aslında bu çok da doğru değil. Audi’nin motor sporları hikayesi, Formula 1 Dünya Şampiyonası’nın başlangıcından çok daha öncelere 1930’lu yıllara dayanmaktadır. Aynı yıllar başka bir efsanenin de yükseldiği yıllardı, Mercedes. Audi, o zamanki adıyla Auto Union ve Mercedes arasında 1934 ile 1939 yılları arasında yaşanılan çekişme halen spor tarihindeki en büyük ve unutulmaya yüz tutmuş çekişmelerden bir tanesi olarak gözükmektedir. Bu çekişmeden günümüze kalan en net tabir ise şu an Mercedes için kullanılan “Gümüş Oklar

Bayrakların Gücü Adına

Resim
  Formula1 Dünya Şampiyonası’nın resmi olarak başladığı 1950 yılından itibaren, takımlar, kurallar, araçlar, güvenlik önlemleri, pistler, F1’in yapısı, kısaca her şeyin çokça kez değişmesine rağmen, sadece o ve birkaç arkadaşı tarihe direnebildi. Genellikle F1 hafta sonunun genelinde onu göre ilk kişi, seansın en mutlu ve gururlu pilotu olur. Seneler içerisinde kendisinin ünü sadece motor sporlarında kalmadı, hayatımızın her alanında önümüze çıkan bir sembol haline geldi. Kendisine o kadar alıştık ki, onun neden bu şekilde olduğunu, hikayesinin nereden geldiğini, tam olarak neyi temsil ettiğini çok sorgulanmaz oldu. Kendisi bazen ünlüler ile olan ilişkileri ile gündeme gelse de (bknz. Serena Williams, David Beckham) genelde F1’in sessiz ama en çok saygı duyulan kahramanlarından bir tanesi. Tüm arkadaşlarının yargısı F1 üzerinde çok tartışılsa da kendisinin yargısı çok net ve kesindir, asla tartışmaya mahal yoktur. Daha önceleri pilot, takım, pist daha birçok konunun hikayesini sizler

Sıradışı Yaratıcılıkta bir Motorsporları Kariyeri

Resim
Latifi, Stroll gibi isimlerin günümüzde çok konuşulduğu günlerde sizlere farklı bir “paralı” pilot hikayesi anlatmak istiyorum. Biliyorsunuz geçmişten günümüze, Formula 1 her zaman zenginlerin sporu olmuştur. Özellikle küçük takımların F1’de suyun üzerinde kalması, paralı pilotlarının ve onların getirdiği zengin sponsorların sayesinde oluyor dersek yalan söylemiş olmayız. Bunun son  örneğini Nikita Mazepin, Haas ve Ural Kali üçgeninde görebiliriz. Haas’ın paralı pilotunu kaybetmesi ve dolayısı ile ana sponsorunun parasından mahrum kalması onları ne kadar etkiledi, sezonun ilerleyen zamanlarında bu sorunun cevabını daha net göreceğiz.  Eskiden de bu durum pek farklı değildi. Aslında F1 bugünkü gibi endüstriyelleşmediğinden ötürü çok büyük pilotlar dışındaki tüm pilotlar ve takımlar yarıştan yarışa devam ederlerdi. Şampiyona o kadar da katı katılım kurallarına sahip olmadığından, bugüne göre çok düzensizdi. Halen başka yarış serilerinde bulunan “gentelman driver” kavramı, eskiden F1’de

Formula1'in Gidişatını Değiştiren Araç: Opel Vectra

Resim
Takımların araç lansmanlarının bitmesi ve kış testlerinin başlaması ile 2021 sezonu resmen başlamış oldu. Son günlerde F1 dünyasında başka bir lansman daha gerçekleşti: Aston Martin Vantage V8 Safety Car. Mercedes AMG’leri de oldum olası çok seviyor olsam da bence Aston Martin çıtayı görüntü olarak biraz daha yukarı taşımış.  Dünyadaki farklı serilerde safety car kaynaklı birçok karmaşanın yaşandığına şahit olduk. 1986 yılında NASCAR’da yarıştan hemen önce güvenlik aracının çalınmışlığı bile var😊 Benim gibi 1990’ların ortalarından itibaren yarışları izlemeye başlayan hemen herkes, Mercedes AMG’leri F1’de güvenlik ve medikal araç olarak pistlerde görmüşlerdir.  1996 yılında Mercedes ile yapılan anlaşmadan sonra F1 özelinde, güvenlik aracı kaynaklı bir sorun olmadığını da rahatlıkla görebiliyoruz.  Güvenlik araçları kaynaklı bir sorun olmasa da güvenlik aracının arkasında bu süreçte birçok kaza yaşandı. Bunların en popüleri Juan-Pablo Montoya ile Michael Schumacher arasında …. Monaco GP

Kırılmaz Taş Bebek: Lella Lombardi

Resim
Geçtiğimiz sene, ABD’de yaşanan üzücü olaylar sonrasında, Lewis Hamilton önderliğinde Formula 1 yönetimi ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı bir tavır alarak “We race as one” sloganını benimsemiş, tüm pistlerde ve araçlarda logolar ile bu savını desteklemişti. Formula 1 oldukça erkek egemen bir spor olmasına rağmen bildiğim kadarı ile bugüne kadar çok ses getiren bir ırkçılık hadisesi yaşanmadı. Son zamanda Claire Williams ve Monisha Kaltenborn‘nun takım patronları olması ile eskiye nazaran daha çok kadın görmemize rağmen, tarihten günümüze 769 erkek pilotun yanında sadece 5 kadın pilot F1 sahnesinde yarış pilotu olarak sahne alabildi. En sonuncusu 1976’da olmak üzere, 45 seneden bu yana hiçbir kadın pilot F1’de start alamamıştır.  Micheal Schumacher’den, Mario Andretti’ye birçok kişi bu duruma yönelik açıklamalarda bulundular. Herkesin farklı bir teorisi var ancak tüm bu teorilerin anti tezi de rahatlıkla üretilebilir. Konu hassas ve derin bir mevzu, şahsi fikrim Formula1’deki kadın pilot

F1'de Sponsorlar Aşkı Nasıl Öldürdü?

Resim
İlk bakıldığında 1985 İtalya GP’si 1980’lerin ortasında düzenlenen Prost, Senna ve Mansell’ın mücadele ettiği sıradan bir yarış gibi gözüküyor. Ancak bu yarış, endüstriyel F1’in sporun köklü geleneklerinden birinin sonunu getiren yarış olarak görülüyor.  Hikayemiz, Yunan mitolojisinde Olimpos tanrısı olan Apollon ile başlıyor. Apollon mitolojide sanatın tanrısı olarak bilinmektedir ve iyi ok atabilmesinden dolayı, bir başka okçu olan aşk tanrısı Eros ile hep bir rekabet halindedir. Apollon, Eros’un oklarının bir hurafeden ibaret olduğunu düşünür ve onu küçümser. Apollon’un, Daphne isminde bir kıza aşık olduğunu öğrenen Eros, intikam için planını hazırlar. Eros, aşık eden oklardan birini Apollon’a gönderirken, tam aksine aşktan soğutan okunu da Daphne’ye yollar. Sanat tanrısı Apollon tüm çabalarına rağmen, Daphne’yi kendine aşık etmeyi başaramaz. Apollon’un bu baskılarından bunalan Daphne, kral olan babasına giderek kendini bir ağaca dönüştürmesini ister ve hayatının geri kalanını, ismi

Saf hız, Formula1 için yeterli midir? - Andrea de Cesaris

Resim
  Son zamanlarda, Formula1’i takip eden herkes Nico Hülkenberg’in ismini duymuştur. Hülkenberg F1’de 179 yarışta start alıp hiç podyuma çıkamaması ile, en uzun süre podyuma çıkamayan pilot olma unvanını geçtiğimiz sene ele geçirmişti. Tüm bunlara rağmen Nico kariyeri boyunca birçok farklı takımla istikrarlı sonuçlara imza atmış ve bir nevi rüştünü ispatlamıştı. Bundan 40 sene öncesine gittiğimiz zaman, Nico kadar istikrarlı bir pilota denk geliyoruz. Andrea de Cesaris 1980 yılında Alfa Romeo pilotu olarak son 2 yarışta F1 gridine girdiği zaman sadece 21 yaşındaydı. Ron Dennis tarafından desteklenen Project 4 takımı adına Formula 2’de bir önceki GP’de Misano’da ilk sırayı alan genç ve umut vaat eden bir pilottu. 1980 yılında katıldığı 2 yarış bizlere belki de kariyerinin bir özetini sunuyordu. Alfa ile Kanada’da çıktığı ilk yarışta motor arızası ile yarış dışı kalan de Cesaris, bir sonraki Grand Prix olan Amerika’da, 2 tur sonra Tyrell pilotu Derek Daly ile temas edince, o zamanlar F1’d