Sıradışı Yaratıcılıkta bir Motorsporları Kariyeri


Latifi, Stroll gibi isimlerin günümüzde çok konuşulduğu günlerde sizlere farklı bir “paralı” pilot hikayesi anlatmak istiyorum. Biliyorsunuz geçmişten günümüze, Formula 1 her zaman zenginlerin sporu olmuştur. Özellikle küçük takımların F1’de suyun üzerinde kalması, paralı pilotlarının ve onların getirdiği zengin sponsorların sayesinde oluyor dersek yalan söylemiş olmayız. Bunun son  örneğini Nikita Mazepin, Haas ve Ural Kali üçgeninde görebiliriz. Haas’ın paralı pilotunu kaybetmesi ve dolayısı ile ana sponsorunun parasından mahrum kalması onları ne kadar etkiledi, sezonun ilerleyen zamanlarında bu sorunun cevabını daha net göreceğiz. 

Eskiden de bu durum pek farklı değildi. Aslında F1 bugünkü gibi endüstriyelleşmediğinden ötürü çok büyük pilotlar dışındaki tüm pilotlar ve takımlar yarıştan yarışa devam ederlerdi. Şampiyona o kadar da katı katılım kurallarına sahip olmadığından, bugüne göre çok düzensizdi. Halen başka yarış serilerinde bulunan “gentelman driver” kavramı, eskiden F1’de de oldukça yaygındı. 1990’ların başlarında Super Lisans sistemi getirilene kadar aslında parası olan ve az buçuk yarış kariyeri olan hemen herkes F1’de bir koltuk bulabiliyordu. Geçmişten günümüze kadar ayakta kalan Williams ve Mclaren gibi takımlarının hikayesi, temelde mekanikerlerin kurduğu, ufak garaj takımı olmalarına dayanıyordu. Günümüzde ise artık bağımsız garaj takımlarının F1’e girmesi neredeyse imkansıza yakın, girebilse dahi küçük bütçeleri ile endüstriyel devlerin arasında süpürülmesi çok olası. Bu durumun son istisnası 2009 Brawn GP mucizesidir ve ticari kaygılardan ötürü Liberty Media muhtemelen bu tarz bir peri masalının bir daha yaşanmasını istemeyecektir. 

Gelelim ana hikayemizin konusuna, bu pilotumuz da bir “gentelman driver” olmasına karşılık, bu ününü sadece parasına borçlu değildi, kendisinin yan iş olarak yaptığı başka bir kariyeri daha vardı. Kahramanımızın ismi, Karl Edward Tommy Borgudd, namı diğer Slim Borgudd. İsveçli Borgudd bir iş seyahati için bulunduğu İngiltere’de, Chris Barber ile tanıştığı zaman yarış kariyeri de amatör olarak başlamış oldu. Chris de bir amatör yarışçıydı ve tabiri caizse İngiltere deki yarış kültürünü ve ortamını  Slim’e göstererek, zehri kendisine enjekte etti. Zaten Slim de çocukluğundan beri Stirling Moss’u izleyerek büyümüştü ve onu etkilemek pek de zor olmamıştı.

Slim, 1970’lere kadar kariyerini daha çok amatör olarak İsveç’teki yerel karting şampiyonları ve kupalara katılarak sürdürdü. İsveç’te ve İngiltere çıktığı yarışlarda kazandığı yarışlar ile kendine güveni katlandı. 1970’lerden sonra, yan mesleğinin de kazandırdıkları ile, gözünü daha profesyonel yarışlara çevirdi. Profesyonelliğe geçerken Jim Russell’ın yarış akademisinden eğitim aldıktan sonra, motor sporları kariyeri oluşturmak için yaşı ilerlemiş olsa da, kariyer basamaklarını hızlı çıkmaya başladı.  

1946 doğumlu olan Slim, 1970’lerin ortasında 30’una merdiven dayamıştı ve ilerlemiş yaşına rağmen her 2 kariyerine de başarılı bir şekilde devam ediyordu. Bunun yanında, Formula Ford yarışlarına katılmış olmasına ve 1973 yılında İskandinavya şampiyonu olmasına rağmen; henüz Formula araçları ile üst serilerde boy gösterememişti. 1975 yılında ilk defa F3 aracı ile İsveç şampiyonasında yarıştı. Formula’da yarışmayı sevmesine ve yarıştığı zaman başarılı olmasına rağmen, 1976- 1979 yılları arasında ara sıra takımlarda koltuk buldukça yarışlara katıldı ve puanlar aldı, İsveç’te podyuma çıktı ve hatta Hollanda’da pole’u aldı.

Tüm bu kesintili ama başarılı yıllara rağmen 1979 yılına geldiğimizde, Borgudd halen kendine bir koltuk bulamamıştı. Normalde birçok pilot, 30’u aşkın yaşının da etkisi ile ümidini kaybederdi; Slim Borgudd bunun tam tersini yaptı. O zamanlar özellikle Formula’nın alt serileri, belli bir yetenek sınırının üzerinde olan ve her araç toplabilen kişinin yarışabileceği serilerdi, gentelman driver geleneği oldukça yaygındı. Son yıllarda düzenli yarışma fırsatı bulamayan Slim, birikimleri ile kendi takımını kurma yoluna gitti. Bir arkadaşı ve İsveçli bir birahanenin sponsorluğunda “Strike Up Racing Team” takımı kuruldu. Takım dediysek günümüzün modern takımları ile karıştırmayalım, daha çok “one man Show” şeklinde geçen bir sene idi. Kendi aracının mekaniklerliğini de yürüten Slim, topladığı Toyota Ralt RT1 ile kariyerindeki ilk tam F3 sezonuna başlamış oldu. Takımın bütçesi kısıtlı ve sponsoru da kuvvetli olmadığı için bu sene Slim ve takımı için hiç kolay geçmedi. Genellikle aracı toplamayı başarabilseler de yedek parça konusunda birçok kez sıkıntı yaşıyorlardı. Gridin sempatik bir karakteri olduğu için hiç çekinmeden ezeli rakip takımının sahibi Roger Heavens’tan gidip eksik yedek parçaları ödünç alıyordu 😊. 1979 Avrupa F3 Şampiyonasında farklı yarışlarda toplamda 115 pilot boy gösterdi. Slim, İsveç F3 Klasmanında şampiyonluğa ulaşırken, genel klasmanda da 3. sırayı elde etti. O sene, 24 yaşındaki genç Alain Prost’un ise şampiyonluğa ulaştığını da belirtmekte fayda var 😊.

O tarihlerde, Formula serileri daha çok garaj sporu olarak bilinse de, yine de zengin sporları arasında yer alıyordu. Günümüzde olduğu gibi yeteneğiniz ne kadar olursa olsun, pazarlamaya değer bir ürününüz yoksa veya sponsor desteği alamıyorsanız, sporda ilerleme fırsatınız pek olmuyoru ve Slim bu durumun her iki türlüsünü yaşadı diyebiliriz.

Formula 1’deki reklam yasağı Colin Chapman’ın büyük çabalarından sonra kalktıktan sonra, o zaman regülasyonlara takılmayan sigara ve alkol firmaları spora adeta hücum etti. Günümüzde Red-bull’un izlediği politikayı ve sporculara yaptığı yatırımı. 1970 yıllarından itibaren Marlboro (sigara sağlığa zararlıdır😊) yapıyordu. Marlboro tarafından desteklenen takım ve pilotların bütçe ile olan sıkıntıları daha az oluyor ve daha rahat koltuk bulabiliyorlardı. Slim'in, 1979 yılında F3’teki parlamasının ardından, bir sonraki sezon F2’de Marlboro desteği ile yarışmak üzere görüşmelere başlanmıştı. Ancak işler istenildiği gibi gitmedi ve 1980 yılını tamamen koltuksuz bir hale geçirdi.

33 yaşına gelmiş, başarılı da olsa da en çok F3 serisinde yarışmış ve boşta kalan bir pilot çok da kolay pazarlanabilen bir pilot değildir. Slim de bunu gayet iyi biliyordu ve bundan sonra F1 hedefine ulaşmak için her yolu deneyecekti. Öncesinde Marlboro’ya nazire alması açısından en yakın rakiplerini Camel’ı Formula1’e çekebilmek için uzun aylar boyunca onları ikna etmeye çalıştı. 1980 sezonunda koltuksuz olmasına rağmen, kendini göstermeye devam etmesi gerekiyordu ve bunu yapmak için geçen sene ödünç parça istediği Roger’ın kapısını çaldı ve bu sefer kendisinden 1 adet ödünç araba istedi 😊 Bu ödünç araba ile Formula dünyasının en prestijli hafta sonu olan Monaco GP’sinde F3 yarışına katıldı. Yağmur yüzünden, sıralama turlarında 67 katılımcı arasından 16 sırada yer aldı. Yarış içerisinde 3. Sıraya kadar tırmanmayı başardı, ancak bitime 4 tur kara başka bir pilotun spin atması neticesinde kazaya karıştı. Kazaya rağmen bir eliyle karoserini bir arada tutmaya çalışsa da finişe ulaşamayıp yarıştan çekilmek zorunda kaldı. Yarışın sonunu getiremese de istediği etkiyi padokta yaratmış gözüküyordu. Bunu gören Camel firmasının Almanya temsilciliği sponsorluk dosyasını kabul edip son onay için Amerika’daki merkezine iletmişti. Bu sırada Slim, Formula 1 takımlarından ATS ile masaya oturdu ve 3 senelik Camel sponsorluğu karşılığında yarış koltuğunu kaptı.  Ancak sponsorluk için onay bir türlü gelmiyordu. Sezonun başlamasına az bir süre kala Camel’ın genel merkezinden beklenen haber geldi: "Takım veya pilotlara sponsor olmaktansa, biz etkinliklere sponsor olma yolunu izleyeceğiz." Slim’in dünyası bir anda başına yıkılmıştı. F1 hayallerine bu kadar yakınken son anda yine bir anda koltuksuz mu kalacaktı? Yazıyı buraya kadar okuduysanız cevabı az çok biliyorsunuzdur: Tabii ki hayır!

Az önce de dediğimiz gibi F1 dünyasında var olmak için her zaman diliminde geçerli olan bir kural vardır, pazarlanabilir olmak. Bunun için üstün bir yeteneğe, çok paralı sponsorluk anlaşmalarına veya doğal bir zengin (baba parası) olmanıza ihtiyaç vardır. Bunun dışında F1 tarihinde yer alan çok az pilot vardır. Slim Borgudd’un durumuna baktığımız zaman, kendisi alt serilerde düşük bütçeler ve zor şartlara rağmen iyi sonuçlar alan ancak F1 için üstün yeteneğe sahip olmayan bir pilottu; Camel’dan gelen son haberlere göre arkasında çok ciddi bir sponsorluk desteği de yoktu. Mevcut şartlarda ATS için yaptığı anlaşma suya düşmüş gibi duruyordu. Slim’in pazarlanabilir olması açısından, cebinde bu zamana kadar kullanmadığı, son bir kartı kalmıştı, ikinci kariyerinden kurduğu bağlantılar.

Peki neydi bu yazının başından beri bahsettiğimiz ikinci kariyer?

© Four Leaf Records, Slim Borgudd: Funky Formula Albüm Kapağı

Albümü Dinlemek için

Karl Edward Tommy Borgudd, kariyerine 15 yaşında okul gruplarında çalarak başlamış başarılı bir bateristti. Made-in Sweden gibi ünü İsveç dışına taşan gruplarda da yer aldı, liste başı hitler çıkardı. Bu sırada çıktıkları İngiltere turnesinde yazımızın başında bahsettiğimiz Chris Barber ile tanıştı ve motorsporları kariyerine adım attı. Daha sonraları 1970’lerin ortasına geldiğimiz zaman Borgudd’un her iki kariyeri de hızlı bir şekilde devam ederken, eski dostu ile çalışmalarını hızlandırdı, Björn Ulvaeus. Björn ile Tommy ilk defa, Björn’un kurduğu, Hootenanny Singers grubunda “session drummer” olarak görev alıyordu. Daha sonra grup dağıldığı zaman Björn ile her zaman kontakt içerisinde kaldı. Hem bu dostluk hem de Slim’in müzik kariyerinde başarısı, motorsporları kariyerinin gelişiminde büyük katkı sağladı. İlk etki Chris Barber ile motorsporlarına başlaması, ikinci olay ve kariyerinin en büyük anı ise Björn Ulvaeus sebebi ile yaşandı.

Björn ve Slim

Björn ve Slim

1981 yılı başlarında Camel’ın sponsorluk anlaşılmasından çekilmesi üzerine Slim’in F1 hayalleri suya düşmüş gözüküyordu. F1’de yer almanın en önemli kuralının daha önce de pazarlanabilirlik olduğunu belirtmiştik. İşte Slim’in müzik kariyerinde çaldığı gruplardan biri, Björn Ulvaeus’un da kurucu üyesi olduğu, dünyaca ünlü grup ABBA idi. Slim, grup üyelerinden motorsporları kariyeri için destek istedi. Başta yakın dostu Björn olmak üzere, ABBA’dan tam destek sözü aldı. ATS ve ABBA grubu arasında yapılan anlaşmanın detayları tam olarak bilinmese de, ortada herhangi bir maddi destek bulunmayacaktı. ABBA grubunun logoları ATS araçlarını süsleyecekti ve grubun imajı kullanılarak diğer sponsorların dikkatini çekeceklerdi. Sezon içerisinde desteklerini göstermek için grubun tüm üyeleri Slim’i toplu olarak ziyaret ederek, bazı yarışlarda boy gösterdiler ki bu o zamanlar çok sık görülen bir durum değildi.

Tommy Slim Borgudd, F1’deki ilk yarışına çıkmasına kısa bir süre kala, ATS takımına ziyarete gittiği zaman kötü bir sürpriz kendisini bekliyordu. F1 sezonu başlamış ve takım çok parlak bir durumda değildi. Aslında bu sebepten ötürü de Slim, takımda bir koltuk bulma fırsatı bulabilmişti. Sezonun 4. Yarışı olan San Marino GP’si öncesinde, takımdaki personelin hemen hepsi istifa etmiş, ATS'de sadece 3 çalışan bulunuyordu. Bilin bakalım böyle bir durumda Slim kimi aradı, tabii ki eski dostumuz Roger Heavens'ı. Daha önce parçalarını, daha sonra aracını ödünç aldığı Roger’ın, bu sefer kendisi ve ekibini ödünç alıyordu 😊. F3 ekibi ile Slim’in imdadına yetişen Roger, ATS'in aracını bir sonraki yarışa yetiştirmeye başardı.

©Sutton Images

©Sutton Images: Slim Borgudd, ABBA logoları ile ATS aracında

F1 kariyeri çok da istediği başlamadı. Sorunlarla başlayan sezonda Slim, ilk yarışında ana yarışa katılıp 13. olsa bile sonraki 4 yarışta, sıralamaları geçemedi. 6. F1 yarışında, İngiltere Silverstone’da yapılan yarışta, yarışı bitirebilen 8 kişi arasından 6. olarak, kariyerinin ilk ve tek puanını aldı. Sene sonuna kadar genellikle mekanik sorunlardan yarış dışı kaldı ve 1 puan ile sezonu 13. Sırada tamamladı. Başarısız bile gözükse, İsveçli bir bateristin, ilerleyen yaşına, sponsorsuz olmasına ve başka bir başarılı kariyerine rağmen, azmedip, risk alıp F1’e kadar yükselmesi ve puan alması benim gözümde bir başarı sayılır. Başka takımlarda onda bu ışığı görmüş olacaklar ki, Tyrell takımı 1982 yılı için kendisine bir koltuk vermeyi kabul etti. Ancak bu sene bir farklılık vardı. Geçen sene kendisini destekleyen ABBA grubu çatırdamaya başlamıştı. Asla resmi olarak dağıldıkları açıklanmasa da 1982 yılının sonunda grup 2016’ya kadar bir daha beraber performans vermediler. Bu durum Slim’i de oldukça etkilemişti. En değerli pazarlama öğesini kaybeden Slim Borgudd, kendi bulabildiği bütçe ile 1982 yılında sadece 3 yarışa çıkabildi. Bu yarışların tümünde ana yarışa girip, tümünde finiş görerek fena olmayan bir performans göstermesine rağmen, "para yoksa F1’de yok" kuralına takılıp, koltuğunu kaybetti.

Daha sonra motorsporlarından kopmayan Slim, kamyon yarışlarından, Le Mans 24’e, Formula yarışlarına kadar birçok farklı klasmanda uzun seneler boyunca yarıştı ve şampiyonluklar elde etti. 1997 yılında motorsporları kariyerinden emekli olduğunda, F1’e sportif anlamda çok bir şey katmasa da hem müzikte hem de motorsporlarında dünyanın en iyi klasmanlarına erişen bir başka kişi de karşımıza çıkmamıştır.

 

Yorumlar