Bayrakların Gücü Adına
Formula1 Dünya Şampiyonası’nın resmi olarak başladığı 1950 yılından itibaren, takımlar, kurallar, araçlar, güvenlik önlemleri, pistler, F1’in yapısı, kısaca her şeyin çokça kez değişmesine rağmen, sadece o ve birkaç arkadaşı tarihe direnebildi. Genellikle F1 hafta sonunun genelinde onu göre ilk kişi, seansın en mutlu ve gururlu pilotu olur. Seneler içerisinde kendisinin ünü sadece motor sporlarında kalmadı, hayatımızın her alanında önümüze çıkan bir sembol haline geldi. Kendisine o kadar alıştık ki, onun neden bu şekilde olduğunu, hikayesinin nereden geldiğini, tam olarak neyi temsil ettiğini çok sorgulanmaz oldu. Kendisi bazen ünlüler ile olan ilişkileri ile gündeme gelse de (bknz. Serena Williams, David Beckham) genelde F1’in sessiz ama en çok saygı duyulan kahramanlarından bir tanesi. Tüm arkadaşlarının yargısı F1 üzerinde çok tartışılsa da kendisinin yargısı çok net ve kesindir, asla tartışmaya mahal yoktur.
Daha önceleri pilot, takım, pist daha birçok konunun hikayesini sizlere iletmeye çalıştım ama bugünkü konu biraz daha farklı; tarihi F1’den de eskilere dayanan damalı bayrağın hikayesini sizlere anlatmaya çalışacağım. Hepimizin bildiği gibi damalı bayrak, bayrakların en şanlısıdır, yarışın bittiğini ve artık kutlama zamanı olduğunu temsil eder. Motor sporlarını sadece bir simge ile anlatmak istersek sanırım bir çoğumuz direk olarak damalı bayrağın deseni aklımıza gelir. Bu kadar sporun kalbine işlemiş bu desenin kökeni nedir diye soracak olursak; aslında bunu kimse tam olarak bilmemekte.
Bu konuda belli başlı birkaç şehir efsanesi olsa da şahsen benim en çok hoşuma giden teori Amerika Birleşik Devletleri’ne dayanmaktadır. Eski zamanlarda, ABD’nin orta batı bölgesinde at yarışlarını da içeren, festival (kutlama) yemekleri düzenlenirdi. Bu etkinliklerde, erkekler kendi aralarında at yarışlarını düzenlerken, kadınlar ise etkinliğin kutlama kısmı için yemek hazırlamak ile meşgullerdi. At yarışlarının bitiş süresi ziyafetin hazır olup olmaması ile bağlantılıydı. Yemek hazır olduğu zaman, kadınlar, toz toprağın, gürültünün içesindeki, uzakta bulunan erkeklerine seslerini duyurabilmek adına, ellerine kareli masa örtülerini alıp bağırmaya başlarlardı. Özellikle Amerikalılar damalı bayrağının deseninin buradan geldiğini düşünmektelerdir. Uzun bir ihtimal olsa da bana oldukça sempatik geldi (Tam meddahlar için bir hikâye)
Daha çok Avrupalıların
benimsediği teori ise, damalı bayrağın ilk olarak 19 yüzyıldaki bisiklet
yarışlarında kullanıldığı. Bu yarışlar sırasında o zaman toprak yollar
kullanılıyordu. Spor çok amatörce icra edildiğinden ve o zaman güvenlik diye
bir kavram olmadığından, seyirciler ile yarışlar iç içe yapılırdı ki halen bazı
bisiklet yarışlarının seyircilerin parkurda olduğunu izliyoruz. Fransızlar
bisikletçilere yarışın bittiğini bildirebilmek için, seyircilerin kıyafetleri
ile karışmayacak, toz toprağın içerisinde kolay ayırt edilebilecek bir bayrak
tasarladır. Bu bayrakta görünürlüğün daha kesin olabilmesi için, yüksek
kontrast içeren renkler ve desenler (siyah-beyaz) kullanmayı tercih etmişlerdi. Bu durumu
kanıtlayan herhangi bir görsel kanıt günümüze kadar ulaşmadığı için, bu hikâyenin
de tam olarak gerçek olup olmadığından emin olamamaktayız.
Daha sonra
Fransızlar, aynı prensibi 1906 yılında düzenlenen Glidden Tours isimli bir
ralli yarışında kullandıklarını iddia etmektedirler. Toprak zeminde yapılan bu
yarışta, toz toprak çok olduğu için check-pointleri net belirlemek adına damalı
bayrağın kullanıldığını iddia edilmektedir. Bu teorinin damalı bayrağın ilk
çıkış noktası olup olmadığını yine elimizde görsel kanıt olmadığı için
bilememekteyiz, ancak teorinin tarihi damalı bayrağın ilk fotoğraflandığı
tarihe oldukça yakındır.
Son olası senaryo
da havacılık ile bağlantılı. Havacılık ve motor sporları ile ilgili iseniz veya temel seviyede bilginiz varsa, her iki kavramın da ne kadar çok ortak özelliği
olduğunu fark etmişsinizdir. 1900’lerin başında hız, güvenlik ve iletişim bunlardan
bazılarıydı, daha sonraları F1 havacılıktan öğrendiği aerodinamiği de spora
entegre etmeyi başardı. Her iki konseptin de doğuşu hemen hemen aynı tarihlere denk
düşmektedir, Wright kardeşler ilk uçuşunu yaptığı zaman takvim yaprakları
1903’ü gösteriyordu, bundan 2 sene öncesinde ise 1901 yılında ilk Grand Prix,
Fransa Pau’da gerçekleştirilmişti. Her ikisi de ilk zamanlar (ve halen)
iletişim ve güvenlik için bayrakları kullanmaktaydılar ve her iki konsept de görünürlüğü
arttırmak adına damalı bayrağa yönelmişlerdi; sonuçta sorunları aynıydı,
çözümlerinin de aynı olması gayet anlaşılır. Havacılıkta özellikle ilk
zamanlarda, pistlerin üstündeki objeleri, pistin başlarını ve iş çalışmalarını görünür sağlamak için kontrastı yüksek bayraklar
kullanılırdı (halen havacılıkta bu bayrak tasarımı evrensel güvenlik uyarı
paterni olarak kullanılmaktadır). Onlar daha çok beyaz üstüne kırmızı damalı
bayrağı kullanırken, motor sporlarında beyaz üstüne siyah bayrak
kullanılıyordu. Tarihler çok yakın olduğu için kim hangi bayrağı ilk önce
kullanmış bunu belirlemek zor. Ancak birinin birinden kopya çektiği neredeyse
kesin.
Şu ana kadar
damalı bayrağın neden bu tasarımda olduğunu az çok anladık gibi, ancak ilk ne
zaman kullanıldığını tespit etmek oldukça güç. Böyle bir iletişim aracının
ihtiyacı uzun yıllar boyunca var olduğundan ötürü, kesinlikle ilk kez, ilk görüntülendiği
yarışta kullanılmamış olduğunu düşünmemiz için geçerli sebeplerimiz var. Damalı
bayrağın motor sporları içerinde kullanımının ilk görüntülendiği yarış 6 Ekim 1906
tarihinde Long Island, ABD’de yapılmıştır. Louis Wagner bu yarışı kazanarak
damalı bayrak altından geçtiği kanıtlanan ilk pilot olmuştur; aynı yarışta bayrağı
sallayan Fred Wagner ise damalı bayrağı sallarken görüntülenen ilk insan olarak tarihe
geçmiştir.
1950 yılında,
Formula 1 Dünya Şampiyonası’nın ilk yarışı Silverstone’da düzenlendiğinde, o
zaman motor sporlarında oturmuş bir gelenek haline gelen kazanana damalı bayrak sallamak
hemen benimsendi. Bunun yanında ise damalı bayrağın direk arkadaşları olan diğer
yarış bayrakları ilk defa 1963 yılında iletişim için kullanılmaya başlanmıştır. Bu bilgi bile
damalı bayrağın, diğerlerinden ne kadar farklı bir statüde olduğunu bizlere
göstermektedir.
Damalı bayrağı
sallamak kolay bir görev gibi gözükse de ciddi bir sorumluluğu da beraberinde
getirir. Özel statüde bulunan bu bayrağın güçleri de diğer bayraklardan çok
farklı ve yargısı kesindir. Günümüzün teknolojileri ve zaman tutma metotları
sayesinde yarışın takibi çok keskin bir biçimde yapabildiğimiz için damalı
bayrağın sallanması çok sembolik bir hareket gibi dursa da aslında kurallar
kitabında damalı bayrağın sallanması yarışın kesin olarak sonlandığı anlamını
taşımaktadır. Tarih içerisinde ve aslında çoğu ünlülerin bayrağı salladığı son dönemde
birkaç kez damalı bayrak ihlali yaşanmıştır. Genelde bu ihlal, bayrağın 1-2 tur
öncesinden sallanması şeklinde yaşanmış ve bu da yarışların resmi sonucunun
eksik turlar ile ilan edilmesine sebep olmuştur. Günümüzde MotoGP’de, damalı
bayrak ihlali olmadan ve onca pit duvarı yardımına karşın, Aleix Espargaro’nun yarışın
son turunu unutup yarışın bittiğini sanmasını gördükten sonra bu hataları daha da masum ve zararsız buldum.
Bu erken damalı
bayrak sallamaların, tek istisnasını 2002 Brezilya Grand Prix’sinde ünlü
futbolcu Pele bizlere yaşatmıştır. Pele, yarışın son turunda muhabbete dalınca,
damalı bayrağı lider olan Michael Schumacher yerine, 3 sırada bulunan David
Cloulthart’tan itibaren sallamaya başlamıştır. Schumacher yarışta atması
gereken turları tamamladığı için yarışın sonucu değişmemiştir ama Pele futbol
tarihinden sonra Formula1 tarihine de geçmiş ve tarihin ilk geç damalı bayrak
sallayan kişisi olmuştur.
Formula 1’de insan
yapımı son damalı bayrak ihlali 2018 yılında Kanada GP’sinde gerçekleşmiştir. Bu
yarışta damalı bayrağı sallamaktan sorumlu model Winnie Harlow, bayrağı 1 tur
önceden sallayınca, yarışın resmi klasmanı bir tur eksik olarak ilan edildi. Bu
yarıştaki hata da öncekiler gibi yarışın puan dağılımını etkilemedi, ancak bu
hatayı özel yapan sosyal medya çağında yapılan ilk hata olmasıydı. Sosyal
medyada adeta infial yaratan bu hatadan sonra, FIA ileride yaşanabilecek ve
belki de şampiyonanın gidişatını etkileyebilecek ihlalleri ortadan kaldırmak
adına, damalı bayrağı da diğer bayraklar gibi dijitalleştirdi ve bu kutsal
onuru otomatik bir sisteme bağladı.
İronik olarak,
hata yapmaması gereken bu elektronik sistem, Formula 1 tarihinin belki de en
büyük bayrak ihlallerinden birini gerçekleştirdi. 2019 yılı Japonya GP’sinin olaylı geçeceği
belliydi. Hagibis Tayfunu’nun piste yaklaşması nedeniyle, Cumartesi günü
yapılacak tüm seanslar önceden iptal edildi ve sıralama turları yarıştan sadece birkaç saat önce, uzun yıllar sonra yarışla aynı gün
yapıldı. Genelde sakin ve rutin geçen
yarışın sonlarında, damalı bayrağın “cazibesi” elektronik sistemi de yendi ve
normalde 53. turda gösterilmesi gerek bayrak, bir tur önce 52 turda
gösterildi. Bu hatayı diğerlerinden daha vahim yapan 2 nokta var. Bunlardan ilki
FIA’nın tam olarak bu olayların önüne geçmesi için devreye aldığı sistemin 1
sene dolmadan hata yapması ve eski tip geleneksel bayrak sallanmasına 2020 sezonunda geri
dönülmesi; ikincisi ise, tarihte ilk defa bu tip bir ihlalin puan
dağılımına etki etmesi oldu. Son tura girilirken ve yanlış bir şekilde damalı bayrak
erken pilotlara gösterildiği sırada, Sergio Perez yarışa 9. sırada devam
ediyordu. Pilotlar daha 1 tur olduğunu takımlarından bildikleri için bu bayrağı
dikkate almayıp, yarışmaya devam ettiler. Son tur içerisinde Sergio Perez, sekizincilik
için Pierre Gasly’e yaptığı atak sırasında yaşadıkları temas ile çakıl havuzuna
uçtu ve yarışı 17. Sırada tamamladı. Ancak kurallar gereği, damalı bayrak 1 tur
erken çıktığı için resmi olarak son turdan önceki sıralama dikkate alındı ve
Perez 8.’liği korumuş oldu. Aynı senaryonun 2021'in son yarışı olan Abu Dhabi GP'sinde yaraşandığını düşünsenize, FIA kimi nasıl sakinleştireceğini şaşırırdı herhalde...
Bazı istisnalar
hariç F1’deki her yarış galibini, her şampiyonu ilk olarak kendisi ilan
etmiştir ve karşılamıştır. Artık çok kanıksamış olmamızdan ötürü dikkatleri pek
üzerine çekmese de kendisi motor sporları ve Formula 1’in en önemli simgesi ve
en güçlü öğelerinden biri olma unvanını daha uzun süreler koruyacağa benziyor.
Yorumlar
Yorum Gönder