F1'de Sponsorlar Aşkı Nasıl Öldürdü?


İlk bakıldığında 1985 İtalya GP’si 1980’lerin ortasında düzenlenen Prost, Senna ve Mansell’ın mücadele ettiği sıradan bir yarış gibi gözüküyor. Ancak bu yarış, endüstriyel F1’in sporun köklü geleneklerinden birinin sonunu getiren yarış olarak görülüyor. 

Hikayemiz, Yunan mitolojisinde Olimpos tanrısı olan Apollon ile başlıyor. Apollon mitolojide sanatın tanrısı olarak bilinmektedir ve iyi ok atabilmesinden dolayı, bir başka okçu olan aşk tanrısı Eros ile hep bir rekabet halindedir. Apollon, Eros’un oklarının bir hurafeden ibaret olduğunu düşünür ve onu küçümser. Apollon’un, Daphne isminde bir kıza aşık olduğunu öğrenen Eros, intikam için planını hazırlar. Eros, aşık eden oklardan birini Apollon’a gönderirken, tam aksine aşktan soğutan okunu da Daphne’ye yollar. Sanat tanrısı Apollon tüm çabalarına rağmen, Daphne’yi kendine aşık etmeyi başaramaz. Apollon’un bu baskılarından bunalan Daphne, kral olan babasına giderek kendini bir ağaca dönüştürmesini ister ve hayatının geri kalanını, ismini de Daphne’den alan defne ağacı olarak geçirir. Bunu öğrenen Apollon ise bu ağacın dallarından kendisine bir taç yaparak, Daphne’ye olan bağlılığını göstermek adına ömrünü kafasında bu taç ile geçirir. Bu hikâyeden sonra defne ağacı, Akdeniz bölgesi ile Yunan mitolojisinin önemli ve kutsal bir ağacı olarak kabul edilmiştir. Defne ağacı 4 mevsim boyunca yapraklarını dökmediği için ölümsüzlük, zafer, onur ve barışı temsil etmektedir.

M.Ö. 776 yılından 393 yılına kadar Olimpia bölgesinde antik olimpiyat oyunları düzenlenmiştir. Bu spor dallarından biri de kariot adı verilen atlı arabalarla düzenlenen bir yarış türüdür ki bu yarışlar motor sporlarının atası olarak da görülebilir. Olimpiyat oyunlarında düzenlenen tüm oyunlarda kazananlarının kafasına barışı ve zaferi temsilen birer zeytin dalından taç takılırdı. Yarışmalarda 2. gelen kişilere de Apollon’un tacından esinlenerek yapılmış defne dalından taçlar takılırdı. 



1900’lerin başında Laurel Wreath olarak bilinen Apollon’un bu taç veya çelenkleri akademi, sanat veya spor müsabakalarında başarılı olan kişilere zaferin bir sembolü takdim edilmeye başlanmıştır. Modern motor sporlarının başlangıcı kabul edilen 1901’de Fransa Pau Grand Prix’sinden itibaren bu çelenk geleneği yarışlarda benimsenmişti. Grand Prix yarışlarında, başarılı pilotların başına bu çelenklerden konulmaya başlanmıştı. Bu gelenek, 1950’de başlayan Formula1 Dünya Şampiyonası’nda da uygulanmaya devam etmiştir. Bu çelenk hem zafer hem de ölümsüzlük anlamına geldiği için o zamanların F1 Dünyası için çok anlamlı olduğu söylenebilir.  


1950 Britanya Grand Prix Podyumu - Copyright: LAT Photography

1960’lı yıllara geldiğimizde, F1’de değişim rüzgarları baş göstermişti. Önceki yıllarda Formula1’deki takımlar daha çok ülkelerini temsil eden renklerle yarışırdı, İngilizler yeşil, İtalyanlar kırmızı ve Almanlar da gümüş renkli araçlarla piste çıkarlardı. Bir diğer yandan, yarışacak araçları üretmek daha maliyetli bir hal almıştı. Rekabetin çokça arttığı bu yıllarda, garaj takımları olarak adlandırılan bağımsız takımlar için kaynak sıkıntısı baş göstermişti. Bir yandan spora destek veren firmalardan olan BP, Shell ve lastik sağlayıcısı Firestone bu durumdan memnun değillerdi ve yarışlarda kendi logolarının araçlar üzerinde bulunmasını F1 yönetiminden talep ediyorlardı. O yıllarda Amerika’da sponsorluk almak serbest olsa da Formula1’de sponsorluk anlaşmaları yapmak legal değildi. Baskılara daha fazla dayanamayan F1 yönetimi, 1968 yılında sponsorluk anlaşmalarını serbest bıraktı.

1968 yılında Monaco Grand Prix’sine gelenleri küçük bir sürpriz bekliyordu. O zamanlar rekabetçi olan İngilizlerin Lotus takımının yeşil araçları padokta gözükmüyorlardı. Bu sıralarda takımın sahibi olan Colin Chapman, F1’deki ilk geniş kapsamlı sponsorluk anlaşmasını Gold Leaf ile yapmıştı. Monaco Grand Prix’sinde Lotus takımı meşhur yeşil rengi yerine yeni sponsorunun renkleri olan kırmızı beyaz bir araçla griddeki yerini almıştı. Bu anlaşma F1’in seyrini tamamen değiştirdi. Bu tarihten sonra sponsorlar (sağlığa zararlı olsa da ağırlıklı olarak tütün firmaları) sayesinde F1 garaj takımlarının amatör yarışmalarından ziyade daha para odaklı ve endüstriyel bir organizasyon haline geldi. 


1985 yılının İtalya GP’sine geri dönelim. Bu yarışı benim gözümde ilginç kılan, F1’in en köklü geleneklerinden birinin, sponsorlara yenik düşmesi oldu. 60’ların ortalarında sonra sponsorların logoları F1’in her alanını kaplamaya başladı; araç üstleri, pilot tulumları, pist kenarları… Sponsorların şikayet ettikleri noktalardan bir tanesi de, podyumdaki pilotların boyunlarına takılan çelenkler oldu. Ciddi paralar ödeyerek destek verdikleri takımlar başarılı olunca podyumda takılan bu çelenkler yüzünden seremonide kendi logoları gölgeleniyordu. 1985 yılının ortalarına gelindiğinde, F1 yönetimi bir kez daha sponsor baskılarına boyun eğdi ve İtalya’da düzenlenen Grand Prix’de Alain Prost’un boynuna geçirilen Apollon’un çelengi, Formula1’de takılan son çelenk olarak tarihteki yerini aldı. 



Bu gelenek, pilotların podyum seremonisinde kafalarına taktıkları lastik sponsorunun şapkalarının yanında devam ettirilmeye çalışılsa da eski romantik dokusunu kaybetti. Sevdiklerinizle güzel günler geçirmeniz dileğiyle. 

Yorumlar