Saf hız, Formula1 için yeterli midir? - Andrea de Cesaris

 

Son zamanlarda, Formula1’i takip eden herkes Nico Hülkenberg’in ismini duymuştur. Hülkenberg F1’de 179 yarışta start alıp hiç podyuma çıkamaması ile, en uzun süre podyuma çıkamayan pilot olma unvanını geçtiğimiz sene ele geçirmişti. Tüm bunlara rağmen Nico kariyeri boyunca birçok farklı takımla istikrarlı sonuçlara imza atmış ve bir nevi rüştünü ispatlamıştı.

Bundan 40 sene öncesine gittiğimiz zaman, Nico kadar istikrarlı bir pilota denk geliyoruz. Andrea de Cesaris 1980 yılında Alfa Romeo pilotu olarak son 2 yarışta F1 gridine girdiği zaman sadece 21 yaşındaydı. Ron Dennis tarafından desteklenen Project 4 takımı adına Formula 2’de bir önceki GP’de Misano’da ilk sırayı alan genç ve umut vaat eden bir pilottu. 1980 yılında katıldığı 2 yarış bizlere belki de kariyerinin bir özetini sunuyordu. Alfa ile Kanada’da çıktığı ilk yarışta motor arızası ile yarış dışı kalan de Cesaris, bir sonraki Grand Prix olan Amerika’da, 2 tur sonra Tyrell pilotu Derek Daly ile temas edince, o zamanlar F1’de kullanılan tellerde yarışı son buldu.

1981 sezonuna geldiğimizde, Ron Dennis’in Marlboro’nun sponsorluğundaki Project 4 takımı, yine Marlboro’nun sponsoru olduğu McLaren ile birleşince, kişisel sponsoru da aynı firma olan Andrea de Cesaris de McLaren’da kendine bir koltuk bulmuş oldu. 1980 senesinde çaylak bir pilot olan de Cesaris, McLaren ile yarıştığı bir sezon boyunca 18 yarışından sadece 6’sını bitirebilmiş ve çeşitli kaynaklara göre, testlerde yaptığı kazaları da hesaba kattığımız zaman toplamda 19 adet McLaren şasisini emekliye ayırmıştır. Bir rivayete göre bu sezonda Hollanda sıralamalarında 13. olan de Cesaris’e, daha fazla şasi kaybetmek istemeyen McLaren tarafından yarışma izni verilmemiştir. Bu ilginç sezondan sonra da "Andrea de Crasheris" lakabını kazanmıştır.

Bu istikrarlı performansından sonra Andrea de Cesaris, 1982 sezonu için tekrar Alfa Romeo ile anlaşma imzaladı. Bilin bakalım Alfa Romeo’nun o sezondaki isim sponsoru kimdi? De Cesaris’in de kişisel sponsoru olan Marlboro J Bu sezona istatistiksel olarak bakacak olursak, 1 pole pozisyonu ve 1 podyum ile Alfa Romeo gibi alt sıralarda yarışan bir takımda başarılı olduğunu düşünebilirsiniz. Özellikle ABD Grand Prix’sinde aldığı pole oldukça ses getirmişti. Ancak sezonun geneline baktığımız zaman de Cesaris, 16 yarışlık sezonda sadece 5 kere yarışı tamamlayabilmişti. Monaco’da podyumun 3. basamağına çıkıp 4 puanı cebine koymasının yanında, puan aldığı diğer yarış Kanada GP’sinde bitime 2 tur kala benzini bitip finish görememesine rağmen, yarışın %90’ını tamamladığı için 6. olarak klasmana girip 1 puanın sahibi olmuştu. Kendisi ile ilgili olarak gelişen durum ise, toplam 11 yarışta sadece 3 kere kendi hatasından dolayı yarış dışı kalmış olmasıydı.

Artık de Cesaris, daha olgun ve pistte kalabildiği süre boyunca hızlı bir pilot olduğunu F1 camiasına göstermişti, ama şanslı olduğuna dair bir ibare yoktu. 1983 senesinde Alfa Romeo, geçen sezonun tüm mesuliyetini üzerine almış olacak ki, Andrea ile yola devam etme kararı aldı. Sezonun geneline baktığımız zaman, 1982’ye benzer bir tablo karşımıza çıkıyordu. De Cesaris 2 kez podyumun 2. basamağına adını yazdırıyor ve aldığı bir 4.’lükle de kariyerinin en iyi sonucunu alarak 15 puanla şampiyonayı 8. bitiriyordu. Aslında orta altı bir takım pilotu için oldukça çarpıcı bir başarı gibi gözüküyor değil mi? Pek de öyle sayılmaz… Sezonun ilk yarışı olan Brezilya GP’sinde, cumartesi günü yapılan sıralama turlarından sonra ağırlık ölçüm noktasına uğramadığı için yarıştan ihraç edilmişti. Daha sonra katıldığı 14 yarıştan sadece 5’inde finiş görebilmişti. Yine şansı adına oldukça istikrarlı bir sezon olsa da bu sezondan çıkarılacak tek güzel nokta Andrea’nın bu yarış dışı kalmalarının sadece 1 tanesinin kendi hatası sebebiyle gerçekleşmiş olmasıdır. Kim bilir belki de Alfa de Cesaris’e dayanıklı bir araç verebilseydi kendisi yarış kazanan bir pilot olarak karşımıza çıkacaktı.

1984 yılında Andrea, Alfa takımından ayrılarak Ligier Renault takımı ile anlaştı. Aslında umut vadeden bir araç ve motora sahip olsa da de Cesaris 16 yarıştan sadece 6’sında finiş görerek, 3 puan toplayabildi. Bu sezon geçen senelere göre kaza oranı artmıştı.

1985 senesinde de Cesaris inanılması zor bir serinin başlangıcını yapacaktı. Sezona iyi başlamasına karşın (ilk 6 yarışta, %50 finiş görme ve Monaco’da alınan bir 4.’lük), Italya GP’si öncesinde 1985 yılında katıldığı 11 yarıştan 8’inde finiş görememesi ve Hollanda GP’sinde yaptığı kaza ile aracını 2 yarış üst üste tamamen parçalamasından sonra, bizzat takım sahibi tarafından takımdan kovulmuştu. Bu senenin devamında başka bir takımda koltuk bulamayınca, 1986 senesinde Minardi takımı Andrea’nın şansı ile geleceğini düşünerek onu takıma katmıştır. Bu 1 sene önce F1’e adım atmış bir takım olarak oldukça cesurca bir davranış örneğidir 😊. Andrea, Minardi ile katıldığı 16 yarıştan tam tamına 15’inde finiş görememişti. Bu sezon klasmana girebildiği tek yarış sondan bir önceki yarış olan Meksika GP’siydi. Geçtiğimiz sene yapılan USA GP’sinde başlayan 18 yarışlık bu seri kırılması oldukça güç ve sıra dışı bir rekoru da beraberinde getiriyordu.


Andrea de Cesaris'in 1985 Avusturya GP'sinde yaptığı 
kariyerindeki en büyük kaza

Gerçekte Meksika yarışı ve bir sezon sonra Brabham adına yarışırken Belçika’da aldığı üçüncülük olmasa, serisini rahatlıkla 36 yarışa çıkartabilirdi. Çünkü finiş gördüğü son yarış olan, 1986 Meksika GP’sinden sonra katıldığı toplam 16 yarışta sadece 2 kere finiş görebilmişti. Bu finişlerden bir tanesi de sezonun son yarışı olan Avusturalya’da, finiş çizgisini geçmemesine rağmen yarışın %90’ından fazlasını bitirerek 8. olarak resmi klasmana dahil olmasından gelmektedir. Yoksa 1988 yılının ortasında Detroit GP’sinde alacağı 4.’lüğe kadar katıldığı hiçbir yarışta finiş çizgisini geçemeyecekti.

Andrea’nın 1987 yılında kırdığı bir başka rekor ise bir sezonda 12 yarış ile üst üste yarış dışı kalma rekorudur. Şahsen, bu rekorun da modern zamanlarda kolay kırılamayacağını düşünüyorum 😊.

Andrea de Cesaris, 1994 yılının sonunda emekliye ayrıldığını açıklayana kadar her sene, Marlboro’dan aldığı sponsorluk parası ve Eddie Jordan gibi insanların kendisine olan güveni sayesinde istikrarlı olarak kendisine F1’de koltuk buldu.

80’lerin sonundan, 1994 senesine kadar, 1989 senesinde Dallara ile 3. olarak sadece 1 kere podyum görebildi, kariyerinde beklenilen patlamayı hiçbir zaman yapamadı. Tam 10 farklı takımda, sayısız şasi parçaladı. Katıldığı 214 Gp’nin, 154’ünde çeşitli sebeplerle fiziki olarak finiş çizgisini geçemedi. Hızlı ama öfkeli bir pilottu, çoğu zaman altındaki araç da bu hıza ve öfkeye ayak uyduramadı ve kendisini yarı yolda bıraktı. 1994 Senesinin sonunda emekli olduğunda, en çok yarışa katılıp hiç galibiyet alamama rekorunu eline geçirdi ve bu rekor günümüze kadar ulaştı.


1991 Meksika Gp: Arızalı aracını finişe ulaştırmaya çalışan de Cesaris ve röportaj 
peşindeki bir muhabir; aklıma direk 90'ların Türk futbolu geldi 

1990’ların ortalarından itibaren F1 daha endüstriyel ve kurumsallaşmış bir yapıya büründü. Takımlar daha profesyonel yönetilmeye başlandı. FIA, özellikle araçların güvenliliği ve dayanıklılığı ile ilgili denetim ve kurallarını katılaştırdı. Bu açıdan 1980’lerin Formula1’inin kısa bir özeti Andrea de Cesaris’in kariyerinde saklı. Bugün geriye doğru baktığımızda 1980'erdeki F1'i; sponsor desteğine bağlı dar bütçeli takımlar, tutarsız, hızlı ve kırılgan araçlar, oldukça amatör bir yönetim yapısı, gevşek kuralların hakim olduğu bir spor ve en önemlisi korkusuz pilotlar olarak tanımlayabiliriz.

Belki de tarihin en çok kaza geçiren pilotlarından biri olarak Formula 1’den emekli olan Andrea de Cesaris, ironik olarak 2014 yılında Roma yakınlarında geçirdiği bir motosiklet kazası sonucu aramızdan ayrıldı. Şanssızlığı hiç yakasını bırakmamış gibi gözüküyor. Canlı olarak hiçbir yarışını izleyecek döneme yetişemedim, ama pistte kaldığı zaman aldığı dereceler göz önüne alındığında şansı biraz yaver gitseydi veya daha risksiz bir sürüşe sahip olsaydı, belki de yarış kazanan bir pilot olabilirdi.



Yorumlar