Formula1'in Unutulan Prensi: François Cevert

Biliyorsunuz, geçtiğimiz hafta sonu 1996’da Olivier Panis’in sürpriz bir şekilde Monaco’yu kazanmasının ardından tam 24 sene sonra, son senelerin en tartışmalı pilotlarından biri Pierre Gasly ilk GP’sini Monza’da kazandı. Tartışmalı olmasının sebebi kimilerine göre asla pes etmemesi, kimilerine göre gereken değerin kendisine verilmemesi, kimilerine göre ise küçük takımların büyük pilotu olduğundan... hepimiz önümüzdeki zamanlarda gelişmeleri takip edeceğiz. Ancak bugün sizleri 76 sene öncesinin Paris’ine götürmek istiyorum, 25 Şubat 1944 günü dünyaya gelen Albert François Cevert Goldenberg’in hikayesini anlatmaya. 

Geçtiğimiz senelerde izlediğim bir F1 belgeselinde ismini ilk defa duymuştum ve hikayesinden oldukça etkilenmiştim. Günümüzde olduğu gibi 1970’li yıllarda da F1’e adım atmak sadece saf yetenek ile mümkün olamıyordu. O zamanlarda da fabrika takımlarının yaygın olmadığı F1 dünyasında, takıma getireceğiniz sportif katkının yanı sıra, maddi katkı ve sponsorluklar da önemli bir rol oynuyordu. Cevert, F3 ve F2’de bu ortamda zorlanarak bulduğu şansları iyi değerlendirdi. Zamanın en karizmatik, popüler pilotlarından biri ve geleceğin potansiyel Fransız F1 Şampiyonu olarak, 1970 yılının ortalarında Johnny Servoz-Gavin’den boşalan Tyrell koltuğuna oturarak F1’de tam zamanlı yarışmaya başladı. 

F1'e girdiği andan itibaren takım arkadaşı Jackie Stewart’ın yardımcı pilotluğunu üstlenerek, istikrarlı bir şekilde puanlar almaya başladı. 1971 yılında Amerika Grand Prix’sinde ilk yarış zaferini kazanan François; o sene şampiyon olan Jackie’ye de sene içinde büyük katkı sağladı. F1’in prensi lakabını hareketli hayatı ve karizması ile elde etti. Bir ara tüm zamanların en büyük ikonlarından biri olan Brigitte Bardot ile takıldığı da söylenir.



Karizmasının ve yeteneğinin yanı sıra, bir o kadar da sabırlı bir pilottu Cevert, Jackie’nin 1974 sezonunun başında emekli olacağını ve o çok arzuladığı F1 Dünya şampiyonluğu için Tyrell’in lider pilotu olarak, önünün açılacağını biliyordu. Bu sebeple 1973 sezonunun son yarışına kadar kendisine biçilen görevi sabırla yerine getirdi. 

Tarihler 6 Ekim 1973’yi gösterdiğinde, sezonun son yarışı için pilotlar ABD GP’sinde buluşmuşlardı. Jackie Stewart bu yarışa şampiyon unvanı ile gelmişti ve bu GP’den sonra emekliliğini açıklayacaktı. Cevert, ilk GP’sini 1971’de burada kazanmıştı; henüz ilk pole’ünü alamadığı için bu hafta sonu kendini ekstra zorluyordu. Bu durum Jackie’nin de dikkatini çekmişti, özellikle yokuş yukarı çıkılan The Esses kompleksinde çok zorladığını François’a iletmişti. Genelde François düşük viteslerde aracı hırçınlaştırıp atak yapmayı seven bir yapısı vardı. Bu aynı konuyu 71’ Monaco’da Jackie ile tartışırken görebilirsiniz.  


Ancak asi karizmatik Fransız bu uyarılara kulak asmadı. Cumartesi sabah sıralama seansında François, Ronnie Peterson ile kariyerinin ilk pole pozisyonu için kapışıyordu. Sıralamanın son noktasında, Esses’te hırçınlaşan aracını bu sefer toplayamadı ve bariyerlere çarpıp hayatını kaybetti. Bu trajik kazadan sonra Jackie kariyerinin son ve 100. Yarışına çıkmadan yarıştan çekildiğini açıkladı. Bunun ile Tyrell takımı da şampiyonluğu Lotus’a kaptırmak uğruna (1973 şampiyonu Lotus oldu) yarıştan çekildiğini açıkladı. F1 o zamanlardaki Prens’ini kaybetmişti. 

Ancak James Hunt’un aynı sene F1’e giriş yapması ile yeni asi, karizmatik prensini bulmakta gecikmedi. Bu hikâyeyi anlatmamda ve hatırlamamda bu hafta sonu yaşadığımız 2 olay ilham oldu; İlki floodun başında da belirttiğim gibi bir Fransız olan Gasly’nin yarışı kazanması, bir diğeri de F1’in şu anki “prensi” olan Charles Leclerc’in Parabolica’da ciddi bir kaza geçirmiş olmasıydı… Bu vesile ile geçtiğimiz senelerde hayatını kaybeden bir başka şampiyon adayı, Leclerc’in akıl hocası, Fransız Jules Bianchi’yi de anmadan geçmeyelim… Keyifli yarışlarda tekrar görüşmek üzere.                       

Yorumlar